Yoksul bir ailenin oğlu olan Zeze, yaramazlıkları ile tüm mahalleye yaka silktiren bir çocuktur
ve herkes onu “şeytanın vaftiz oğlu” olduğunu söyler. Zeze, yaramaz olmasının yanında hayal gücü geniş, okumayı tek başına sökecek kadar akıllı ve öğretmenini mutlu etmek için her gün ona bir çiçek götürecek kadar duygulu bir çocuktur. Çok küçük yaşta okula başlayan Zeze, okulda uslu ve çalışkan bir öğrenci olur; sokakta ise yaramazlıklarını sürdürür. Yalnızca ablası ve öğretmeni onun yaramazlıklarına anlayışla yaklaşır.Ailesi yeni bir mahalleye taşınmak zorunda kalınca mutsuz olan Zeze, yeni evlerinin bahçesindeki bir şeker portakalı fidanını arkadaş edinir. Minguinho adını verdiği (keyifli olduğu günler Xururuca dediği) şeker portakalı fidanı ile konuşmaktadır. Zeze, fidana gün boyu yaptıklarını ve hayallerini anlatır.
Yılbaşı yaklaştığında Zeze, hediye beklentisi içinde pabuçlarını kapının önüne koyar ama işsiz ve çok yoksul bir adam olan babasının ona hediye alacak gücü yoktur. Bu yaptığının babasını nasıl üzdüğünü fark ettiğinde çok pişman olur. Babasına bir hediye alıp yaptığını telafi etmek için ayakkabı boyamak üzere yollara düşer ve filtreli sigara almak için yeterli para kazanıp babasına hediye vermeyi başarır.
Zeze’nin yaramazlıklarından birisi, kasabanın en havalı arabasının arkasına asılmaktır. İlk denemesinde başarısız olur ve arabanın sahibi Portekizli Manuel Valaderes’ten dayak yer. Bundan sonra Portekizli’den saklanacaktır ama bir gün yaramazlıkları sonucu yaralandığı için okula topallayarak gittiğini gören Portekizli onu arabasına alıp eczaneye götürür; ardından limonata ve pasta ısmarlar. Zeze ile Portekizli arasında böylece bir dostluk gelişir ve sürekli birlikte vakit geçirirler. Zeze, onu babası gibi görür.
Zeze, sokak şarkıcısı Bay Arivaldo ile tanışınca onun yanında sokaklarda şarkı söylemeye başlar. Babası, şarkı sözlerinin müstehcen olduğunu düşündüğü için onun Bay Arivaldo ile görüşmesini yasaklar. Zeze, bir gün babası için şarkı söylemeye karar verip Bay Arivaldo’dan öğrendiği bir şarkıyı söyleyince babası onu kemerle döver. Zeze, bu dayaktan sonra artık babasının değil Portekizli’nin oğlu olmak istediğini söyler.
Yaramazlıklarından ötürü sürekli ailesinden dayak yiyen Zeze, bir gün babası ve ablası tarafından çok ağır bir şekilde dövülür, evden çıkamaz hale gelir. Zeze o süreçte ölmeyi isteyecek kadar acı çekmiştir. İyileşip Portekizli ile buluştuğunda bu düşüncesini ona açar ama Portekizli onu bu düşünceden vazgeçirir.
Zeze bir gün okuldayken Portekizli’nin kaza yaptığı haberini alır ve kendini sokağa atar. Bu kaza haberi, Zeze’nin bütün yaşam sevincini yok eder. Portekizli ölmüştür. Bu arada bahçedeki şeker portakalı fidanının yol yapım çalışması nedeniyle kesileceği söylentisi çıkar. Zeze, üst üste gelen bu acılara dayanamaz, hasta olur. Kasabalılar bir türlü iyileşemeyen Zeze’yi ziyarete gelirler. Fakat o yalnızca şeker portakalı fidanı ile konuşur. Zamanla Zeze iyileşir, babası iş bulur ancak Zeze’nin çocukluğu ölmüştür; kalbi hiç iyileşmez.
Yazar: José Mauro De Vasconcelos
Çevirmen : Aydın Emeç
Basım yılı : 2009
Sayfa sayısı : 197
Dil : Türkçe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Her yorum bilgidir. Araştırmaya devam...